Türk hukukçular cezaevi koşullarını iyileştirme planlarını onayladılar.
Son yıllarda birçok ceza davasında sanıkların hafif cezalarla paçayı sıyırması, Türk hukuk sisteminde cezasızlık konusunda bir tartışmaya yol açtı. Hükümet şiddet içeren suçlar için daha uzun hapis cezaları getirmeyi planlarken, hukukçular adalete güven aşılamak için ceza kanununda değişiklik yapılması gerektiğini söylüyor.
Manşetlere konu olan davalardaki şüphelilerin sabıka kayıtları ve uzun sabıka kayıtlarına rağmen serbest kalmaları, ülkede kamuoyunun tepkisini çekti. Son örnek, İstanbul'da bir kadını yakalamak için düzenlenen operasyonda bir gencin polisi vurarak öldürmesi oldu. Söz konusu şüphelinin geçmişte 26 suçu vardı ancak davalar derhal hapsedilmeyi gerektirmediğinden ve sıklıkla ertelenmiş cezalar verildiğinden defalarca serbest bırakıldı.
Milletvekilleri, şüphelilerin işledikleri suçlar hafif cezalar gerektirse dahi cezaevinde tutularak, bu kişilerin herhangi bir süre yatmadan salıverilmelerine olanak sağlayacak yasal değişiklik üzerinde çalışıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde altı yıldan az hapis cezasına çarptırılan ve çoğu zaman cezasını çekmeyen kişilerin kamuoyunda ne kadar öfkelendiği konusuna dikkat çekti. Başkan, daha yüksek hapis cezaları yoluyla suçla etkin bir mücadele sağlamak için daha caydırıcı düzenlemeler uygulayacaklarının sözünü verdi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bazı suçlardaki cezasızlık algısını ortadan kaldıracaklarını ve bunu hükümlülerin çekmesi gereken asgari cezayı değiştirerek yapabileceklerinin sözünü verdi.
İstanbul İkinci Baro Başkanı Yasin Şamlı, Cumartesi günü AA muhabirine yaptığı açıklamada, cezasızlık algısının halkın öfkesini çektiğini söyledi. "Suç, düzen kuralının bir istisnasıdır. Eğer suçlular gerektiği gibi cezalandırılmazsa ya da en azından halk işlerin böyle yürüdüğünü düşünürse, bu durum kargaşa yaratır" dedi. Şamlı, cezaların ertelenmesi, para cezasına çevrilen hapis cezaları ve ertelenen para cezalarının bu cezasızlık duygusuna katkıda bulunduğunu söyledi. “Hükümlüler cezaevine bile adım atmıyor. Mevcut yasaların revize edilmesi gecikmiştir. Başkanımıza katılıyorum. Bu cezasızlık algısını sonlandırmalıyız” dedi.
Şamlı, sanığın sabıka kaydının ancak ceza kararı kesinleştikten sonra güncellendiğine dikkat çekti. "Suç işleyen bir kişi yargılanıyorsa mahkeme bu kişinin yalnızca o yargılamada yargıladığı suça ilişkin dosyasına erişebilir. Mesela bir suçlu beş suç işlerse her biri için ayrı ayrı yargılanır. Ancak her davaya bakan mahkeme veya hakimlerin bu kişinin önceki sabıka kaydına erişimi yok" dedi. Böylece suçlu, daha sonra daha ciddi bir suçtan hüküm giymiş olsa bile, bir olayda hapis cezası gerektirmeyen hafif bir cezayla kurtulabilecek. Şamlı, "İnsanlar hüküm giyseler bile cezaevine girmedikleri için suç işlemeye devam ediyorlar" dedi.
İstanbul İkinci Baro Başkanı adayı avukat Ahmet Yılmaz, kamuoyunun suçluların aralarında serbestçe dolaştığını düşündüğünü söyledi. "Bu, adalete olan güveni ve güvenlik duygusunu aşındırıyor. Dolayısıyla mevcut kanunların yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Yılmaz, "İnsanların adalete olan güveni yeniden tesis edilmeli" dedi. "Ceza çekmiş ve suç geçmişi uzun olan kişilerin yeniden suç işlemeye başlaması, ceza sistemimizin iyileştirici bir özelliğinin olmadığını gösteriyor. Cezalandırmanın temel amaçlarından biri suçluları rehabilite etmek ve onların topluma yeniden kazandırılmasına yardımcı olmaktır. Yeni bir ceza sistemini tartışmak için hukukçular, eğitimciler, sosyoloji uzmanları ve psikiyatristlerle işbirliği içinde bir tartışmaya ihtiyacımız var. İnsanları suça sürükleyen nedenleri de araştırmamız gerekiyor” dedi.
Avukat Fatma Koç, cezasızlık duygusuyla birlikte cezaevlerinin kapasitelerinin üzerinde çalıştığının da yetkililer tarafından dikkate alınması gerektiğini söylüyor. "(Daha fazla cezanın çekilmesine yönelik) düzenlemeler onaylanırsa cezaevlerinin daha fazlasını ele alması mümkün görünmüyor. Bu sorunun çözümü için cezaevlerinin sayısının iki, üç katına çıkarılması gerekiyor” dedi. Bir diğer avukat Emrah Gölgiyaz ise uzun hukuki süreçlerin de sözde "cezasızlık"a katkıda bulunduğunu söyledi. "Yargılamalar özellikle temyiz aşamasında uzun bir süre devam ediyor ve bu durumlarda kişiler çoğunlukla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Dışarıda kaldıkları süre boyunca daha fazla suç işleyebilirler. Dolayısıyla insanlar doğal olarak geçmişte 10 suç işleyen birinin hapsedilmesi gerekirken daha fazlasını işlemeye devam ettiğini düşünüyor" dedi.
What's Your Reaction?